top of page

(derKi Eylül 2021'den) Olumlu Düşünce Sanatı

Güncelleme tarihi: 7 Nis



· Olumlu düşünce biçimi ile yaratıcılığımızı nasıl besleriz?

· Hayata bakış açımızın huzura evirilmesi için kaygılı düşünce alışkanlığımızı, olumlu düşünceye nasıl dönüştürebiliriz?


Çok duyduğumuz bir kavramdır ‘pozitif düşünce’ de kalabilmek. Pozitif düşünce biçimi, zorlukları, sıkıntıları, olanı yok saymak, her şeyi olumlu görmeye çalışıp kendimizi kandırmak ya da Polyanacılık yapmak demek değildir.


Olumlu düşünebilmenin ilk adımında önce ‘olan nedir?’ diye bakmak ve üzerine yorumlar, yargılar katmadan, yaşadığımızı yorumsuzca görebilme farkındalığına ihtiyaç vardır. Sonra sonucuna zorluk, kötülük, negatiflik diye tanımladığımız yorumu zihnimizin nereden öğrendiğine odaklanmak çok önemlidir. Çünkü aslında olumsuz düşüncelerimizin ve yorumlarımızın olanla bir ilgisi yoktur. Bu çok önceden öğrenilmiş bir inanç kalıbıdır.


Var sayalım ki olan gerçekten çoğunluğa göre olumsuz bir sonuç; o zaman başımıza gelen bu olanın sorun olduğuna dair düşüncelerimize değil, nasıl çözüleceğine odaklanmak olumlu düşünce biçimidir. Çözüme dair gücümüzün, kaynağımızın, enerjimizin yetip yetmediğine bakarak, sorumluluk alarak harekete geçmek, performans sergilemektir.


Harekete geçtiğimizde bile sonuç istediğimiz gibi olmadığında da elimizden gelenleri yapmış olmanın rahatlığındaysak eğer, geri kalanda nasıl bir hayır vardır, bunu görmeye odaklı olmak ya da göremediğinde de biraz teslimiyette kalmaktır aslında.


En önemlisi ise, tıpkı olumsuz olanları öğrendiğimiz ve zihnimize kaydettiğimiz gibi bu olumlu düşünce biçiminde öğrenilebilir ve olumsuzlarla yer değiştirilebilir. Bu dönüşüm de sadece bir günde olmayacaktır, bunca yıldır yaşadığın, ömrün boyunca inandıklarını ters düz etmek sancılıdır ama istersen mümkündür!




Hepimizin çevresinde sık sık gördüğü bir kişilik örneğidir; çok şikâyet eden, her şeyin negatif tarafını görmeye meyilli insanlar. Eğer bu uzun süre taşınan bir özellik haline geldiyse artık o kişinin mizacı olur. Bu yeteneğe ve zekaya bağlı bir şey değildir, o insanın odağı ile ilgili olarak, öğrendiği inanç kalıplarıyla ve yaşadığı tecrübelerle doğru orantılı bir davranış ve düşünce biçimi alışkanlığıdır ve işte insanın karakteri de böyle oluşur. Biz onlara karakterim deriz, oysa bunlarla yaratılmadık, bunları sonradan öğrendik. Onları zihnimizde yaratan, çocukluk yıllarında yapılan koşullandırmalardır ve her olan’ da tepkilerle ortaya çıkmaya başlar ve yıllarca süregelir.


Bazen de negatif düşünce biçimini gerçekçilikle bağdaştırır, ‘Ben hayal kurmuyorum, gerçekleri, olasılıkları önden görebiliyorum’ diyenleri duyarız. Oysa olumsuz düşünce biçimi ile zaten gerçeği olumsuz olacak şekilde yaratmaya çoktan başlamıştır o an insan.


“Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü. Dilediğinizi düşler, düşlediğinizi amaçlar, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda.” “George Bernard Shaw”


Gerçek bizim zihnimizdeki düşüncelerden başka bir şey değildir! Olasılıkları, biz gerçeğimize düşünce biçimimizle çekeriz.

“Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.”

“Gautama Buddha”


Olumlu düşünce demek; önce olanı olduğu hali ile kabul etmek, enerjiyi doğru kullanabilmek için şikâyet etmemek ama yok da saymamak, soruna değil çözüme odaklanmaktır kısacası.


Diğer taraftan da yaşamdaki tüm beklentilerimizin olmasının ya da olmamasının da bir dengede gerçekleşeceğini kabul etmektir. Sonuçlar istediğimiz gibi gerçekleşmiyorsa, demek ki isteklerimiz bizim ve bütünün hayrına değilmiş bakış açısına varabilmekse bilgeliktir.


Her şey senin planladığın gibi gitmediğinde bile, yaşamla hizada kalmanın, olumlu düşünce biçimini kaybetmemenin birçok yolu vardır. Olumlu bir insan olmaya dair en temel bakış açısı; 'yaşamın kendisi zaten her durumda bize sağladıklarıyla en büyük hediyedir, her ne oluyorsa bütünün hayrınadır' diye düşünebilmek bile yeterli bir başlangıç olabilir. Çünkü doğada var olan her şey ve herkes olması gerektiği düzende bir bütünlükle hareket eder. Birimiz diğer hiçbir canlıdan ayrı değiliz, birinin başına gelenler bir başkasını başka yerde tamamlayacak, başka kapılar açacak, başka öğretiler amacıyla var olacaktır. Bu sebeple olan her şeyin bir başkasının yaşamında anlamı olduğuna inanmak, böyle kabul etmek olumlu düşünmeye yardımcı olabilir.


Hayat bir yapboz ise bizler de birer parçasıyız. İnsan, hayvan, bir yaprak, ağaç ya da bir karınca, hiçbirini diğerinden ayırmadan herkesin bir anlamı var bir diğerinin hayatında diye düşünerek; bu her bir parça olmadan yapbozun tümünün bir anlamı olmaz, eksik kalır bir diğeri olmazsa diye bütünlük içinde yaşamalıyız. O tek parça da o yapbozun içinde anlamlıdır, tek başına anlamlı değildir, var olamaz, bir yere ait olmalıdır. Yapbozlarda gibi bizim de hayatlarımız çok parçalı, az parçalı olabilir, tıpkı çekirdek ailemiz ya da çevremiz, ait olduğumuz topluluklar, ülkemiz, dünyamız, evren gibi…Bütün olmadan "ben" olamaz.

Sadece kendi yaşamımızın huzurlu olması da bu yüzden yetmez. Bütün iyiyse biz de iyi olabiliriz.


Yaşamda her şey bir diğerini tamamlamak için vardır, birbirine karşı değil birbiri için olmaya yaratılmıştır.


“Van Goethe Van Goethe”


Elbette bazen bizim ya da çevremizdekilerin başına tatsız, baş edemeyeceğimizi düşündüğümüz, çaresiz hissettiğimiz olaylar peş peşe gelebilir ve o anlarda yaşamın tadını çıkarmak pek de olası değildir. O zamanlarda birden gelecekle ilgili kaygılar ya da geçmişle ilgili pişmanlıklar, kendimizi suçlamalarımız başlayabilir. Bir tek sorun bile belki de birçok keyifli anın tadını kaçırabilir. Her şeyin sadece sizin başınıza geldiğini, şanssız biri olduğunuzu düşünebilirsiniz.


Böyle zamanlarda hiç kimse size sorunların bir anda çözülebileceğini söyleyemez veya sabah uyandığınızda hiçbir şey olmamış gibi yapın da diyemez. Bu çok gerçekçi bir beklenti de olmayacaktır. Yaşam boyu da bu şekilde birçok problemle karşılaşacağınızı garanti de edebilirim. Bunlar son bulmayacaktır ve bu olumsuz durumları sizin bugünden endişelerle engellemeniz de pek mümkün değildir. Ve olumlu düşünce de bütün bunlar olma-mış gibi yapın demek asla değildir. Bu kendine samimiyetsizliktir önce.


Olan olmuşsa ve biz bunu değiştiremiyorsak, olanda takılıp kalmayı değil bu olanın içinden geçmeyi nasıl becerebilirize odaklanabiliriz. Keza bizi üzen de olan değil, olana dair hissettiğimiz duygular, yüklediğimiz anlamlardır.


Yaşamda bize kimse mutlak mutluluk vaat etmiyor, bunu bilerek yaşama başlamak, hayal kırıklığını azaltabilir ve olanları kabullenmeye dair bu bakış açısı kolaylaştırıcı bir adım olabilir. Ama bu gerçekçilik hayat hep aynı acılarla kalacak demek de asla değildir. Hiçbir duygu biz izin vermezsek sonsuza kadar sürmez, bu da bir seçimdir.



1- Olayları ayırt etmeye odaklan


Bir problemle karşılaştığınız zaman kontrolünüzde olacak bir şey vardır; olanlara yaklaşım biçiminiz, yarattığınız dramanın büyüklüğü, olaya yüklediğiniz anlam ya da yaptığınız yorum.

Bunu iki cümlede özetleyebiliriz;

Yaşamda olan şeylerin hiçbirini sizin kontrol edemeyeceğinizi bilin. Siz ettiğinizi zannedebilirsiniz ama edemezsiniz.


Yaşamınızda olanlara ise siz sınırlarınızla, seçimlerinizle, sorumluluk duygunuzla müdahale edebilirsiniz, üzerinize düşeni gerçekleştirebilir ve sonuca etkili olabilirsiniz.


Gücünüz buradan gelir; olanı görmeye odaklan ama yorum yapmadan, üzerine hikayeler yaratmadan, gerçekten olanın ne olduğuna odaklan, sonra etki alanında mı senin, ona bak, değilse teslim ol, yaşamla uyumlan, etki alanında ise o zaman rahatsız olduğun durumla ilgili çözüme odaklan ve harekete geç.



2- Yaklaşım biçimini gözlemle

Problemlerle karşılaştığında gösterdiğin davranışa, duyguna, düşünce biçimine odaklan, hemen isyan eden, pes eden kızan öfkelenen misin yoksa bağıran kavga eden mi? Bu duygunun bu olandan bağımsız olduğunu fark etmeye çalış, emin ol ki sen her problemde aynı tepkileri veren davranışlar sergiliyorsun! Yani bu davranışını sen daha önce bir yerden öğrendin. Bu hissettiğin yeni bir duygu değil.

Peki sana bu duyguyu hissettiren düşünce biçimini nereden öğrenmiş olabilirsin?

Bunu fark ettiğin anda artık yerine yeni bir düşünce biçimi koyabilirsin, çünkü fark ettiğin anda güçlüsün. Ve kendine sor;


Peki bu duygu yerine nasıl hissetmek isterdim?


3- Soruna değil çözüme odaklan


Bir kere istediğin sonucu alamaman senin başarısız olduğunu göstermez, o performansının sonucunu gösterir. İstediğin sonuca ulaşamamanda senin neye etkin vardı fark et ve çözüme odaklan, sonuca gitmeni engelleyen sebepleri görmeye ve ortadan kaldırmaya çalış, aynı çözüm yolunu deneyerek, aynı düşünce biçimi ile farklı sonuçlar elde edemezsin, unutma! Güvenli diye aynı yöntemi uygulamada direnme, yeni yollar her zaman vardır, yeter ki açık ol, yöntemi değiştirmek ulaşmak istediğin hedefi değiştirmek demek değildir.


Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek."

“Albert Einstein”


Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.

“Albert Einstein”


4- Teslimiyet


Senin istediğin şey belki de senin için en hayırlı yol olmayabilir ya da o sonuçla karşılaşmaya sen hazır olmayabilirsin, bu durumlarda en güzel şey bu düşünce ile sisteme teslim olmaktadır. Olmasını istediğin şey olmuyorsa o an için kısa vadede seni üzebilir evet ama belki de uzun vadede senin için yaşamda en hayırlısı olduğunu göreceğine inanmayı seçen ol.


Kendi yaşamın için planladığın şeyler yaşamda olmuyorsa, sistemin senin için farklı planları olabilir. Yaşamla hizalanabilirsen, uyum sağlaman çok kolaylaşır.


Örneğin güneşlenmeyi planlarken gök gürlüyorsa bu yaşamda olandır, değiştiremezsin ama kendi yaşamında seçim yaparak yaşamda olanla uyumlanabilir güneşlenemediğine isyan etmek yerine, yağmurda yürüyüş yapmayı seçebilirsin. Esnek ol, programlar değişebilir ve yeni seçimin güneşlenmekten daha iyi bir fikir olabilir sana.


Burada kim olmayı seçiyorsun yağmura şikâyet eden mi, bereketi kucaklayan mı? Ritmin bozulduğunda yerine yeni planlar koymayı dene, olması için sistemle inatlaşma. Sen akışta yaşadığında, sisteme güvendiğinde ve teslim olduğunda göreceksin ıskaladığın ne fırsatlar artık önüne çıkan olacak.


Bu arada belki de senin istediğin sana hayırlı ama bütüne hayırsızdı ve ondan olmadı. Her şeyi sadece kendi mutluluğun için isteme, herkes için hayırlısı sana da gelsin diye dile.

Sabır göstermek ve teslimiyetçilik, sürecin sonundan çok bekleme aşamasında yaşanan deneyimleri de fark edebilmek adına çok değerlidir.


5- Olmayanlara değil, sahip olduklarına odaklan


Emin olun hayatınızda olumlu deneyimleriniz, olumsuzlardan çok daha fazladır. Odaklanırsanız nelere sahip olduğunuzu görebilirsiniz. Olmayana değil olanlara bakarak, zihninize yeni bir inanç kalıbı yerleştirin “o olmadı ama şükür bu var” demeyi alışkanlık edinin, çok işe yarayacağını, her durumda iyi hissettireceğini, şükredecek şeyleriniz olduğunu göreceksiniz. Olumlu düşünce biçimi pratiği ile bunu başarabilirsiniz.


“Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.”

“Albert Einstein”


“Şikâyet ettiğiniz yaşam, belki de bir başkasının hayalidir.” “Tolstoy”


6- Bilinçli an’ da yaşamaya odaklanın

Yaşam nefes alıp verdiğimiz, bedenimizin var olduğu yerdedir.

5 dakika öncesine gidemez, 5 dakika sonrasına ulaşamazsınız, her şey olması gerektiği anda olur, bunu kabul edin, o yüzden her ne durumdaysanız o anın tadını çıkarmaya odaklanın, çünkü öncesi ve sonrası yok, geri ya da ileri gidemez.

Bugünün öncesi geçmiş hatıralarıdır, bugünden sonrası gelecek hatıraları, olasılıkları. Ne keşkeler işe yarar ne de acaba kaygıları. Anın tadını çıkarın, meditasyon yapın, dua edin, kendinize şefkat ritüelleri oluşturun, kahve ve okuma saatleri, yürüyüşler ve yaptığınız her şey de o ana odaklanın, kahveyi yudumlarken tadına vara vara için, okurken düşleyin ortamı hayal edin, size iyi gelen şeyleri alışkanlık haline getirin, kendinizle baş başa zamanlar yaratın, bu bencillik değil, temel ihtiyaçtır.


Dünü düşünüp, farkına varıp deneyimlerden ders alabilirsiniz, dünün dersleri ile yarını düşleyip, hedefler belirleyip hayallerinize ulaşabilirsiniz, ama şu anın tadını çıkararak yaşamak paha biçilmezdir. Geçmiş keşkeleri ancak bugün de düzeltilebilir, geleceğe dair düşler de ancak bugünkü düşünce biçimi ile yaratılabilir.


“Depresyondaysanız, geçmişte yaşıyorsunuzdur.

Endişeliyseniz, gelecekte.

Huzur içindeyseniz, şu anda yaşıyorsunuz demektir."

“Lao Zi”


Hata yapmaktan korkmayın.

Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir.

Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.

“Albert Einstein”


7- Her durumda kendin olduğundan emin ol ve inan, hatalarına da sahip çık!


Kararlarını hep öz iradenle verdiğinden ve sorumluluğunu aldığından emin ol.

Kendini, kim olmak istediğini, nasıl bir hayat yaşamak istediğini, hedefini bilmeden, başkalarının isteklerini gerçekleştirmeye odaklı yaşamak, kaybolmuş ve öz değersiz hissettirir. Sonucunda da dayatılan ve kendini gerçekleştiremediğin bir yolculuk yaşamana sebep olur.


Kendine inan güven, seçimlerini özünden verdiğinde sonucu her ne olursa olsun, aklında kalacağına, deneyimledim deme şansına sahip ol. Kendine inanç ve öz değer yaşamda aradığın anlamı bulmanda çok önemli ve o anlama yapacağın yolculukta temel kaynağın olacak. İnanan insan her şeyi başarır, istediği her şeyi elde eder, edemezse de pes etmez yeniden dener, hatalarına da sahip çıkar ve istediği insan olmaya dair hep irade gösterendir.


“Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.”

“Albert Einstein”


Kendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin.”

“Eflatun”


8- Burası bir deneyimler dünyasıdır.


Yaşam başarılı ya da mutlu olunacak yer demek değildir. Yaşam deneyimler yaşamaya geldiğimiz, kendi irademizle cenneti ya da cehennemi yaratabilecek gücümüz olan bir yerdir. Sürekli mutlu olmayı istemek başarılı olmayı beklemek tatminsiz bir hayata sürükler, bizler iyisi kötüsü ile deneyimleyeme geldiysek hepsi bize aittir, sahip çıkarak tadına varılacak bir yer olarak görmeliyiz bu dünyayı.


Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.

“Albert Einstein”


Sonucunda üzüldüğün şeyler yaşadığında bil ki; hep bizim başımıza gelmez ağır ve zor deneyimler, acılarımızda eşsiz değiliz.


Herkesin büyük dertleri olabilir, bunu hatırlamaya çalış, her şey sürekli aynı etkide olamaz, dertler de ömür boyu sürmez, geçicidir diye düşünmeyi dene.


Her karanlığın aydınlığı da vardır. Başımıza gelen her şeyin bize bir şeyler öğretmeye geldiğini anlamaya odaklan.


Ders öğrenmediğimiz sürece de devam eder, unutma!


Yaşamda en büyük kaynak zaman ne geri getirebilir ne de ileri sarabiliriz, hiçbir şeyle satın da alamayız. Olanları değiştiremeyiz, yaşanacaklara biz engel olamayız.


Bizim kontrolümüzde olacak olan düşünce biçimimizle deneyimlerimizin yaratıcısı olmaktır. Zihnimizdeki geçmişte sahiplendiğimiz olumsuz düşünce biçimlerimizi, inanç kalıplarını fark etmeden, olumlularına alan açmayız. Bunun için sadece fark etmek de yetmeyecektir, o düşüncelerimizin bize sahip olmadığını, bunu bilinçsiz yaşlarda öğrendiğimizi, koşullandırıldığımızı kavrayıp, hepsini bugün bilinçli öz irademizle terk edebileceğimize inanarak başarabiliriz.


Çünkü deneyimlerimizi düşüncelerimiz ve inanç kalıplarımız belirler.


Deneyimleyeceğimiz yolculuktan her durumda keyif almaya odakla, hangi yoldan gideceğimizin seçimlerinin bize ait olduğunu bilerek, gücümüzü keşfederek ve hep fark ederek; değerlerimizi, sahip olduklarımızı ya da olamadıklarımızı, bu yolculuğu keyifle yaşayalım.


Kendimizle tamamlanarak ve yolda bize eşlik edenleri layığı ile onurlandırarak cennete çevirelim yaşamımızı.


Değişim sende, güç yaşamında, öz iradende, yaşamsa kendi kurallarıyla akışta, hizalan, keyfe dal…



Sağlıcakla

Aynur Görmüş









bottom of page