top of page

(12) Kaygılarının Sahibi Değilsin-

Güncelleme tarihi: 27 Eki 2021

Kaygılarının kök sebebi düşünce biçiminden, koşullandırıldığın inançlarından gelir. Bu inançlarının da mekânı zihindir. Zihin beynimizin düşünce üretim merkezidir. Sürekli olumsuz düşüncelere yatkın bir zihnin varsa, bu yaşamından keyif almanı engellediği gibi, seni kaygılı da bir insan yapar ve bu kaygı da hastalıklar olarak bedenine, ruhuna sirayet eder, kendini zehirleyen olursun. Bunu enerjinle yaşam çemberinde seninle yolculuk eden herkese de yansıtırsın.


Kaygı korkudan farklıdır, geçmişte öğrenilmiş ve gününü de zehirleyen bir şeydir. Yaşamının bilinçsiz dönemlerinde inandığın, inandırıldığın koşullandırmalar sonucunda gerçek ya da gerçek dışı tehlike algısıyla ortaya çıkan bir durumdur.

Bu inançları zihin kayıtta tutar ve genelde gelecek planlarına dair önüne çıkarır. O planların gerçekleşmesi gerekmez kaygılanmak için, olmadan da olmuşçasına peşinen endişe bedene girebilir. Kaygı korkunun ve stresin ileri seviyesidir. Olmadan olacak diye güçlü bir korku yaşamaktır.


Bir hedefe odaklandığında, geçmişinde öğrendiğin inancınla, geleceğindeki plana dair endişeler ortaya çıkmaya başlar. Sonuca en etki edecek şey senin düşüncelerin ve inanç kalıplarındır. Düşünce biçimin kaygılıysa ve duyguların seni ele geçirense, bu hedefinle ilgili alacağın hareket planına ve davranışlarına da yansır.


Örneğin inancında yetersizlik duygusu varsa çözüme odaklı değil strese, başarısızlığa odaklı olmaktan dolayı vücudun tepkiler vermesiyle ortaya çıkabilir. Bu tepkiler fiziksel olabilir; baş ağrısı, aşırı yorgunluk, uykusuzluk gibi ya da zihnin odaklanamama sorunu, nefes alamamaktan dolayı daha sık nefes alma ihtiyacı, nabzın yükselmesi, kalp çarpıntısı, terleme gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir.

Davranışlara da farklı yansımaları olabilir; sosyal ortamlardan kaçınma, özgüven kaybı, performans değişiklikleri olarak farklı belirtilerle karşımıza çıkabilir.



Duygularımız elbette bize aittir evet; korkularımız, endişelerimiz, heyecanlarımız hepsi bizimdir, olacaktır… Ancak biz bu duygularımıza ait olmayı seçersek, o zaman kontrolü kaybedebiliriz. Kaygılı düşünce biçimi alışkanlığımız olur ve bizi asla hedefe götürmez. Yaşamda kaygı ile baktığımız her şeyin sonucu da hüsran olur.

Duygularımızı yaratan şey düşünce biçimimizdir dedik.

Genelde alışkanlığımız iyi hissettirmeyen duygulara sahip olmak yönündeyse, o zaman değişmesi gereken o duyguları yaratan düşünce biçimimizi fark etmektir önce. Fark etmeden, rahatsızlık duymadan değişime ihtiyaç da olamaz.


Düşünceleri kontrol edebilirsen, duygularını da kontrol edersin. Heyecansız, stressiz bir hayat olmaz, bunu da kimse vaat edemez sana ama bunları düşünce biçimini değiştirerek yöneten olabilirsin. Kontrol o zaman sende olacaktır ve duygularının sahibi de sen olursun. Düşüne biçimlerini nasıl tespit edip sonra değiştirebilirsin, bunu daha detaylı konuşacağız.


Bu kaygı seni rahatsız edecek boyutta ve bunun farkındaysan bile bir günde de elbette değişim olamaz. Alışkanlığın olabilmesi için önce farkında olman, sabırla pratik yapman önemlidir. Bir kere de düşünce biçimini neden değiştirmediğine dair kendini yargılama, bu kendinle ilgili yine olumsuz düşünmene sebep olarak daha da yetersiz hissettirir, sorunlarınızı daha da büyütecektir.


Kendine zaman ver. Niyet et ve değişime ada kendini.


Unutma! Düşüncelerimiz gerçeğimizi yaratacak tek şeydir. Neyi güçlü düşünürsen gerçekleştirebilirsin.

Düşlerini de kaygılarını da…


Ne zaman ki olumsuz düşündüğünü fark ettin;

  • Önce bu düşünce bana sahip değil, evet bir an hissettim ama bırakıyorum şimdi diyebilirsin

  • Olumsuz düşünceler geldi diye kızma kendine, fark edebildiğin için mutlu ol ve gülümse sonra, sahip olabildiklerini hatırla mesela

  • Başka olumlu bir düşünceyi çağırabilir, içinde bulunduğun ana odaklanayım diyebilirsin

  • Kaygın geleceğe dair olmamış bir şeyse eğer düşünce gücünü hatırla, olmamışa odaklanmak onu gerçekleşmesini sağlar

  • Gerçekleşmesini istediğini daha çok düşle, zihnince canlandır

  • Düşe inan, henüz kaygın da gerçekleşmedi, düşlerin de. Sen hangisinin olmasına gönül veriyorsan ona odaklan

  • Bedenini gevşetmeyi dene, nefes alıp vermek en güçlü kaynağındır.

  • Yüreğini hep şükranla doldur

  • Düşündüğün olumsuz şey gerçekleşse bile onu tersine çevirmeyi dene, olanın bana nasıl bir hayrı olabilir diye bakmayı dene.

  • Ve sonunda her şey için kendine hep affedici, şefkatli ol.


İnsan hata yapmaz, insan performanslar sergiler, sonucu istediğimiz gibi olan ya da olmayan performanslar. Ama yine aynı bilinçli insan istediği olabilen, istediğini gerçekleştirebilen bir varlıktır.


Düşünce ve düşleme ile her şeyi gerçekleştirmek mümkündür!


Sağlıcakla

AYNUR GÖRMÜŞ













bottom of page