top of page

Epiktetos ile İçsel Huzur



Ben mutlu ve dolu dolu bir yaşamı nasıl yaşayabilirim?


Ben nasıl iyi bir insan olabilirim?


Bu iki soruya cevap bulmak büyük filozof Epiktetos’un tutkusuydu.

Yaşamın anlamını, insan olmanın tam olarak ne demek olduğunu ve kendi varoluşumu sorgularken yolum kesişti ve öyle araştırmaya başladım ünlü filozofu. Kendimce okuyup, ortak duygudaşlık içinde hissedince, derinlerine inmeye ve indikçe de daha çok paylaşma tutkumun arttığını gördüm.


Kimdir Epiktetos?


Yunan stoacı filozoftur. Milattan sonra 55 yılında Phrygia (Frigya)’da Hierapolis’te (Şimdiki Pamukkale yakınları) doğduğu rivayet edilmektedir. Çocukken Roma’da İmparator Neron’un azatlısı Epaphroditos’a satılmış bir köle olduğu söylenmektedir ve asıl adı bilinmediği için de Yunanca “satın alınmış adam -köle” anlamına gelen “Epiktetos” olarak adlandırılmıştır. Roma’da felsefe okuduğunu ve kölelikten kurtulunca da felsefe öğretmenliği yaptığını söylüyor kaynaklar. Filozofların hepsi Roma’dan kovulunca Nikopolis’e gitmiş orada Stoik felsefe ilkelerini öğretmeğe başlamıştır. Yokopolis’te yokluk içinde yaşamış ve burada ölmüştür.


Stoalı filozoflar genel olarak ahlak üzerine söz etmişler ve ahlak anlayışları ile düşünce dünyasını etkilemişlerdir.


Epiktetos’un felsefesinin temeline bakınca: Tanrı’ya güvenmek, vicdanın sesini dinlemek ve insanların kardeşçe yaşamaları olduğunu görebiliyoruz.


Epiktetos’un ahlak felsefesinin temelinde ise genel olarak şu iki kural dikkat çekmektedir:


· İradenin dışında, iyi ya da kötü olan hiçbir şey bulunmadığını kabul etmemiz gerekir. İnsana kendisinden başka birisi zarar veremez.

· Olayları öngörüp yönlendirmeye çalışmak yerine, onları sadece bilgelikle kabul etmeliyiz.


Mutluluk ve özgürlük bir ilkenin anlaşılmasıyla başlar der. Bu temel kuralı kabul ettikten sonra içsel huzura ve dışsal etkinliğe ulaşabilirsiniz.


Epiktetos’un içsel huzuru yakalamaya dair, gelişmeyi ve erdemli bir yaşamı savunan söylemleri hepimize mentorluk yapacak türde. Elbette bu sözleri okumak yetmiyor, hayatımızın içine uyarlamazsak sözler sözde kalıyor.


İç huzuru korumak insanların ortak bir amacıdır elbette. Bunu başarabilmek için birçok felsefe okuyabiliriz. Ünlü Filozof Epiktetos bunlarda sadece bir tanesi. Bazı başlıklar altında, aslında hepimizin bildiği birkaç tanesine dair farkındalığımızı arttıralım istiyorum;


“Kontrol edebileceğiniz ve edemeyeceğiniz şeyleri öğrenin”

Arzularımız, isteklerimiz gibi bizi doğrudan ilgilendiren şeyler kontrolümüz altındadır ve bizlerin etki alanımızdadır. Yaşamlarımızı ve karakterimizle ilgili seçimleri kendimiz yaparız.


Ancak sahip olduğumuz beden, nasıl bir aileye doğduğumuz, ne yaparsak yapalım diğer insanlar tarafından nasıl göründüğümüz, bunlar dış etkenlere bağlı olduğundan ve kontrol edemeyeceğimizden bunlarla çok ilgilenmemeliyiz. Değiştiremeyeceğimiz şeylere odaklanmak sadece acı çekmemize sebep olur.


“Kontrolünüz dışındaki şeylerden dolayı endişelenmeyin “

Hoşunuza gitmeyen bir durumla karşılaştığınız zaman, kendinize şunu söyleyin; “hangi sebeple ortaya çıkmış olursan ol, sen yanlızca bir görünüşsün” . Bu görünüş benim kontrol alanımla ilgili mi, değil mi? Eğer etki alanınız içinde değilse o zaman endişe duymamaya dair eğitin kendinizi.


Kontrolünüz altında olabilecek bir şey ise o zaman buna bir performans sonucu olarak bakın, bu performansı engelleyen parametreleri fark edip, ortadan kaldırıp, yeniden deneyin.


“Her şeyi gerçekte oldukları gibi görün”

Şartlar bazen istediğimiz şekilde gelişmeyebilir. Olaylar kendi kurallarına göre ortaya çıkar, insanlar da oldukları gibi davranırlar. Karşılaştığınız her ne ise onu kucaklayın. Gerçek olanı olduğu gibi görün, üzerine yorum katmadan, böylelikle kendinizi yıkımlarda koruyabilirsiniz.


Bir şey olduğunda, sizin güç alanınız içindeki tek şey, ona karşı takındığınız tutumdur, onu ya kabul eder ya da öfke duyarsınız. Bizi gerçekten endişelendiren ve umutsuzluğa düşüren şey, olayların kendisi değil, olaylar hakkında düşüncelerimiz, onlara yüklediğimiz anlamlardır. Hep dramatik anlamlar yüklemeyi severiz, kendimize acımayı, acılardan nasıl da çıktığımızı anlatmayı, işte tam da kırıldığımız noktalar burada başlar.


“Olaylar bizi incitmez ama olaylara bakışımız bizi incitebilir”

Olayların kendisi bizi incitemez, yolumuzdan çeviremez, insanlar da bizi incitemez. Bizim bunlara bakış açımız da başka bir konudur. Bize esas sorunu yaratan şey, tutumlarımız ve tepkilerimizdir.


Dış etmenlerden kaynaklı koşullarımızı biz seçemeyiz ancak bu koşullara nasıl yanıt vereceğimizi biz seçebiliriz.


“Kendi erdeminizi yaratın”

“İnsanın doğası, iyi şeyler yapmak, iş birliği yapmak ve başkalarından iyiliğini istemektir.” der Epiktetos


Başkalarının size hayran olmasına bağımlı olmayın. Bunda hiçbir güç yoktur. Kişisel erdem dış kaynaktan çıkarılamaz, arkadaşlarda bulunmaz, başkalarının gösterdiği saygıda bulunmaz, başkalarının sizinle ilgili düşüncelerinden size ne! Kendi erdeminizi kendiniz yaratın. Bunun için kendi emeğinizi harcamalısınız. Elinizden gelenin en iyisini yapın ve kimin sizi gözetlediği ile ilgilenmeyin, saygı ya da hayranlık beklemeden kendi yararlı işlerinizi yapın. Hiçbir şey kendi yaratacağınız erdeminiz kadar değerli değildir.


“Olayları tıpkı ortaya çıktıkları gibi sessizce kabullenin”

“Her olayda elimizden geleni yapmalı ve geri kalan şeyler için soğukkanlı olmalıyız. Deniz yolculuğuna çıkmak zorundaysak ne yapmalıyız? Gemiyi, kaptanı, tayfaları, mevsimi, günü ve rüzgârı iyi seçmeliyiz. Hepsi bu.” der Epiktetos


Olayların istediğiniz gibi oluşmasını beklemeyin, gerçekte ortaya çıktıkları haliyle kabul ederseniz huzur sizin için mümkündür.


Öyle güzel bilgece şeyler söylemiş ki Epiktetos;


“Tutkulardan özgür olmak sakin ve huzurlu bir zihin için ödenen bedeldir.”


“Yaşamdaki en değerli amaç özgürlüktür. Bu özgürlük, kendi kontrol alanımızın dışındaki şeylere aldırmayarak, onları önemsemeyerek kazanılır. Eğer zihinlerimiz korku ve tutkuyla dolu kederli bir kazan gibiyse, hafif ve ışıklı bir kalbe sahip olamayız.”


“Amacınızı gerçekleştirmek için gösterdiğiniz çabaya kendinizi tam olarak vermediğiniz sürece içi boş, samimi olmayan, sığ, yüzeysel bir insansınız demektir ve bu şekilde hiçbir zaman içimizde var olan, doğuştan getirdiğimiz yeteneklerimizi geliştiremeyiz.”


“Bu andan itibaren kendinizi düş kırıklığına uğratmaya son verin. Kendinizi kalabalıktan ayırın. Sıradan olmaya ve size dayatılanları yapmaya daha ne kadar dayanacaksınız. Kendiniz olmak için pek fazla zamanınız yok.”


“Kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Siz, “O şeyi kaybettim” demeyi bırakıp onun yerine “O şey geldiği yere döndü” dediğinizde içsel huzur başlar.”


Kısacası Epiktetos’a göre mutluluk ve tatmin edici bir hayat tamamen sizin yaptığınız doğru işlerin bir sonucudur. Bugünlerde düşündüğümüz gibi, siz sadece olumlu mesajlar gönderdiniz diye evrenin size verdiği bir şey değildir. İçsel huzura kavuşabilmek ve ruhunuzun özgürleşmesi kendinizi eğitmekten geçiyor. Çalışmak gerekiyor, odaklanmak, iyiye, güzele…


Günümüzde rekabetin ve tüketimin arttığı, başarıya odaklı hayatlar yaşadığımızı ve değerlerimizin değiştiğini izlerken, bir diğer taraftan da sistemin bu gidişatına artık insanların iç huzur arayışıyla dur demek istediğini, dönüşüm ihtiyacını gözlemliyoruz.


İç huzuru bulma çabası; öfke, kıskançlık ve kırgınlık, haklı çıkma çabası gibi duyguları yönetmemizi sağlayacaktır. Ancak o zaman gerçek özgürlüğe ulaşabilecek, böylece bizi yöneten içimizdeki duygulardan arınacağız.


Daha yüksek enerjili bir hayatın kapısını ancak huzur açar. Sıkıntılı durumlardan nasıl çıkacağımızı bilmekle özgürleşiriz. Bencil düşünmeyi bırakmak, sadece ben, hep ben dememek gerekir.


Endişelerle, korkularla, şüpheyle, hırslı tutkularla engellenmiş bir yaşamdan huzur bekleyemezsiniz. Kendi hayatınızın patronu olabilmek yine sizin elinizde. Bunun için düşünmek yetmez ama hemen aksiyona geçmek, plan yapmak ve uygulamaya geçmek lazım. Öncelikle canınızı sıkan, samimiyetinizden şüphe duyduğunuz, size iyi hissettirmeyen küçük şeylerden başlayın.


Sizi ilgilendirmeyen, önemsiz şeylerin peşinden koşmayı bırakarak, kendi özünüze dönün. Başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğüne değil, kendi yolunuza, amacınıza odaklanın.

Başkalarının takdirini, hayranlığını almaya çalışan, kendini önemseyen özel biri olduğunuzu düşünmeye karşı savunmada olun her daim.


Mutluluk ve huzur kendi kontrol alanında kalmakla elde edilir. Kendi kontrol alanında kalabilmek; başkalarının hayatlarını yaşamadığında, kendini başkaları ile kıyaslamadığında, dayatılan mutluluk kalıplarından uzaklaştığın ve özgürlükte kalabildiğinde olur.


“Başımıza gelen iyi ve kötü olayların sorumluluğunu üstlenin ve dikkatiniz amacınızda ve ruhunuzda olsun”

“Epiktetos”


Sıradan eserleri okumakla filozof olunamayacağını söylüyor Epiktetos, bunun için insanların yaşantılarında kendilerini düzeltmelerinin gerektiğini belirtmiş ve “Bazı felsefe prensiplerini yuttun ve hemen onları öğretmeğe kalkıyorsun. Önce onları sindir dostum ve senin temelli bir yerindeki değişikliği göster” şeklinde ifadeler kullanmıştır.


İşaret ediyor ki; felsefenin birinci ve en önemli kısmı, kuralların uygulanmasını anlatan bölümdür. Uygulamadığımız, hayatımıza uyarlamadığımız, içselleştirmediğimiz her bilgi aslında zihnimize bir yüktür. Sadece söylemlerle değil ancak davranışlarla felsefeden bahsedilebilir. Ağızdan çıkacak her bir söz, yaşama davranış olduğunda anlam kazanır ve başka hayatlara ilham olabilir.


Söyle ki sözün ve sözünü tutma sorumluluğun olsun ve sözünü uygula, yaşa ki söz tutulmuş, sözün özünle bir olmuş olsun. Bir duruşun olsun. İspatı yaşamının tamamı olsun…

Büyük harflerle, SAĞLIKLA…

Aynur Görmüş

Kaynak:

İçsel huzur ve iyi yaşamın kapısını açar- Beta-Kitap


-derki.net Mayıs 2020 sayısında yayımlanmıştır-


bottom of page