top of page

83- Sevdiklerimizi Sevgimizle Onurlandıralım

Güncelleme tarihi: 10 Oca 2023


Günlük hayatımızda da çok sık fark ediyoruz ki yaşam artık daha da hızlı akıp gider oldu sanki ya da biz koşturmalarla yaşamaya çok alıştık büyük şehirlerde. Hepimiz her şeye yetişmeye, dolu dolu yaşamaya, daha da telaşla sürüklenir olduk sanki. Kendimizi ya geçmişte kalan zamanlara dair keşke demekle ya da geleceğe dair yetiştiremeyeceğimize dair endişe etmekte buluyoruz, di mi? Ve herkesin dilinde artık ‘yetişemiyorum, yetemiyorum’ sözü. Belki de yetişecek bir şey de yoktur, kim bilir?!


Ne değişti bilmiyorum ama bildiğim bu hızın sebebi yine biz, insan, yarattığımız sistemin dayattıkları!


Oysa gerçeği, dilediğimiz yaşamı yaratabileceğimiz tek an aslında şimdi de, koşturmakta değil sakinlikte! Önce öğrendiğim, sonra yavaş yavaş deneyimlemeye başladığım ve yaşadıkça daha da keyif aldığım arada sık sık kendime de hatırlattığım biraz “durmak” biraz “bırakmak” lazım! Çünkü muhteşem tabiat zaten kendi düzenini öyle güzel işletiyor ki, her şey telaşsızca işliyor. Biz durmadan buna da şahitlik edemiyoruz. İnsan bırakabildikçe, sakinlikte, dinginlikte keşfedebildiklerinin de arttığını görüyor, hissedebildiklerinin de. Sessizlikte, doğanın sukunetinde gizli senfonisini duyabilir oluyorsun, kendi yarattığımız gürültümüzü susturabildiğimizde, yaratıcılığımız da coşuyor, artık sadece bakmıyorsun, görebiliyorsun da örneğin. Her hayırlı şey sakinlikte oluyor keza.


Sonra kalbimizin sesini de daha net duyar oluyoruz, zihnimizin sesine daha az kulak verebildiğimizde. Düşlerimize odaklanabiliyoruz, fırsatları görebiliyoruz. Sevdiklerimizle sakinlikle ve nezaketle kurduğumuz iletişimle daha şiddetsiz, sağlıklı ilişkiler yaşıyoruz.


Hala nefes alabiliyorken, sevdiklerimiz hala yanımızdayken, hala bir telefonun öteki ucundayken ailelerimiz, haklılık dertlerimizi bir kenara koyup, bahanelerimize sığınmadan, gelecekte yaşayacağımız keşkelere, kibre düşmeye fırsat vermeden, kendi gibi düşünmese, kendine benzemese bile, kendinden bir değer ve anlam bulduğu her şeyi ve herkesi koşulsuzca sevmeye niyet etse ne güzel olur?!


Sevme biçimimiz, sevgi kelimelerimiz birbirinden farklı olsa bile, hissettirebildiğimiz, karşı tarafa samimiyetimizi geçirebildiğimiz sürece tüm yüreklerde eminim karşılık bulacaktır.


İnanıyorum ki; bizi bizden olmayana öteki demek güçlendirmeyecek, bizi her şeyi var olduğu için sevgimizle onurlandırmak, paylaşarak çoğaltmak kurtaracak. Ve yolculuğun ne zaman son bulacağını bilmediğimiz bir yaşama sonradan hayıflanmaktansa, bugün, şimdide doya doya yaşadım diyebilmek için ne düşümüz varsa, kendimizi onu gerçekleştirmeye adamak kulağa çok güzel gelmiyor mu?

Gelin, günleri haftaları devirmeye çalışmadan, hafta sonu bir gelse, bir öteki ayı görelim de demeden, her günü özel kılacak şeyleri yaratmayı seçelim ve doya doya yaşayalım. Çünkü zamanın telafisi yok.


Sağlıcakla


Aynur Görmüş

Düşleme Atölyesi







bottom of page