top of page

(34) Dilsiz Dostlarımıza Şefkatle

Güncelleme tarihi: 27 Oca 2022


Doğanın bütün mucizeleri içerisinde dilsiz dostlarımızın yaşamımızdaki varlığına baktığımızda, bizlere sadece dost olmakla kalmıyor, ne çok şey de öğretiyorlar değil mi?

Örneğin sadece kendi evcil hayvanınızı sevdiğinizi, onunla ilgilendiğinizi zannederken, onun sayesinde aslında başka ne masum gözlere de gerçekten bakabilmeyi, diğerlerinin de hayatta kalabilmesi için nelere ihtiyaçları olduğunu fark ettiriyorlar bize.

İnsana öğrettiği şeylerin dışında duygusal etkisinden baktığımızda ise, kim olduğumuzdan bağımsız, koşulsuz ve yargısızca sevilebileceğimizi de öğretiyorlar. Karşılığında da yine sevgi ve temel ihtiyaçları dışında hiçbir beklentileri de olmuyor.

Aslında vermesi de alması da ne kolay bir sevgi paylaşımı değil mi? Görebilirsek eğer…!

İnsanın doğa koşullarının her halinden (karından, yağmurundan, sıcağından) keyif alarak ve uyumla yaşamayı öğrenmesi gerektiğinin yanında her birimize düşen başka görevler de var. Sadece hayvanı sevmek, evde bir evcil hayvanla hayatı paylaşmak dışında aynı zamanda onların dışarda kolay olmayan bu koşullarda yaşamalarını mümkün kılmaya dair her birimizin nasıl etki edebilir olduğuna dikkat çekmek gibi örneğin.

Dışarda zorlu koşullarda yaşayanları ve etki alanımızda olanları görüp fark edebiliyor ve sıcacık evlerimizde kendimiz dışında onları da düşünüp rahat uyuyamıyor, daha iyi koşullarda yaşamaları gerektiğine dair üzüntü duyabiliyorsak ve başkalarının dertlerini de anlayabiliyorsak insan kalabiliyoruz demektir. İşte o zaman bize düşen dünyayı ve doğayı daha yaşanabilir kılmak için ne yapabileceğimize odaklanmak olabilir.

Kar yağdığında öyle sabahları artık eskisi gibi büyük sevinçle uyanamadığımı fark ediyorum mesela. Çünkü eğer fark etmez ve en azından kendi çevremdekilere dair harekete geçmezsem, bana neşe veren kar, bir başka canlının yok olmasına sebep oluyor! Çünkü hayvanlar konuşamıyor ve ihtiyaçlarını dile getiremiyorlar bu yüzden de sadece soğuktan değil, açlıktan donarak ölüyorlar.


Soğukta kediler 6 saat, köpekler 17 saat aç kalırlarsa donarak ölüyorlar çünkü onların vücut sistemleri yemek yiyerek ısı salgılayabiliyor.


Bir insanın bile bu dünyada bir canlının yaşamasının sebebi olabileceğini, hayvanların da yaşam haklarının bize bağlı olduğunu öğreniyoruz. Onları evcilleştirip yaşamlarımıza dahil eden de biz, sonra bakamadığında sokak hayvanı olması gerektiğini söyleyen de aynı insanız.


Evimizde bir canla hayatı paylaşmak aslında ne çok dilsiz dostun hayatına da dokunmaya vesile oluyor. Paydaş olmayı, bazen yiyecek bazen de sevgi vererek, ama hepsinin sevgisini yüreğe sığdırabilmeyi öğretiyor.


Doğa ve hayvan sevgisi her daim çocuklarımıza da empati ve başka bir canlının da yerine düşünebilme yetisini kazandırıyor. Küçük yaşlarda daha çok kendi isteklerine odaklı olan çocuklar bu sevgi sayesinde empati yeteneğini geliştirirken aynı zamanda başka bir canın ihtiyaçlarını karşılamak konusunda sorumluluk bilincini de deneyimler. Bitkileri ve hayvanları beslemek, onlara sevgi göstermek, korumak, kollamak, beslemek çocuğa her canlının yaşam hakkının kendisininki kadar değerli olduğunu öğretir. Aynı zamanda hayvanlarla kurdukları ilişki ve bağ, arkadaşlık kavramını ve iletişim becerilerini geliştirir, güçlendirir. Bu ilişki sayesinde çocuk, hoşgörülü, merhametli, paylaşımcı ve farkındalığı yüksek bireyler olarak yetişir.


Çocuk, sevgisini gösterdiği hayvanla kurduğu iletişim sayesinde karşılığında da ondan sevgi görür ve hem kendini değerli hissetmeyi hem de değer verme kavramını öğrenir. Ama en önemlisi bir çocuğa hayvanların çocukların gelişimine katkı sağlayan bir oyuncak muamelesi yapılmaması gerektiğini aşılamaktır. O yüzden asla küçük bir çocuğa sorumluluğu bırakmak üzerine sahiplenme sonra da gerekli özeni göstermediğinde suçlama yapılmamalıdır. O hayvanın da sorumluluğunu yaşamı boyunca almalı, ihtiyacı olan aidiyet duygusunu düşünerek bu yola çıkılmalıdır.


İlla herkes evinde hayvanla ortak yaşamak zorunda da değil ama dışarda onların yaşam koşulunu iyileştirmek mümkün. Çocuklarınızla sokak hayvanlarını besleyebilir, güvenli olduğunu düşündüğünüz hayvanları sevmesine izin verebilir, barınaklarda koruyucu aile olabilir, barınaklara yardımcı olabilir, koşullarını iyileştirebilir, güvendiğiniz bir STK aracılığıyla destek olabilirsiniz, ama ne olursa olsun bunu çocuklarınızla birlikte yapmanız, sizin de bu hayvanları severek ona örnek olmanız çok önemli. Hayvan-insan dostluğuna dair masallar dileyebilir, çizgi filmler izleyebilir, resimler yapabilirsiniz.


Yapılmaması gereken en önemli şeylerden biri ise hayvan cinslerini hakaretlere konu ederek, zihinlerine kaydetmemek ve aşağılama unsuru olarak kullanmamaktır.


Kısacası; insan olabilmek ve insan kalabilmek için fark etmeliyiz. Evren sadece insan için var olmadı, hepimizin eşit yaşama hakkı var. Bundandır ki, her sabah insana lütfedilmiş bu bilinçle; doğaya, hayvana, çocuğa, kadına, insana şiddetsizce, şefkatle, nezaketle, merhametle ve eşit yaşama hakkına niyetle uyanalım.


Sağlıcakla

Aynur Görmüş



Comments


bottom of page